Saygı olmadan sevgi mümkün değildir.

Psikolojik ve tasavvufî açıdan biraz derinlemesine bakalım.

1. Psikolojik Yorum

  • İlişkilerin Temeli: Modern psikolojiye göre sağlıklı ilişkilerin üç sütunu vardır: güven, saygı ve sevgi. Güven yoksa korku doğar, saygı yoksa küçümseme başlar, sevgi yoksa bağ kopar. Özellikle saygının olmadığı yerde kişi sürekli değersizleştiğini hisseder; sevgi ifadesi olsa bile içi boşalır.
  • Duygusal Yaralar: Görselde bir figürün diğerine sözleriyle ok saplaması, “saygısızlığın yaralayıcı etkisini” gösteriyor. Saygısızlık, sözlerle veya tavırlarla karşıdakinin öz değerini hedef alır. Bu da psikolojide travmatik bir “duygusal yara”dır.
  • Bağımlı Sevgi – Gerçek Sevgi Ayrımı: Saygısızlığın olduğu bir sevgide genelde bağımlılık, korku veya çıkar vardır. Bu, sağlıklı bir bağ değil, “sevgi kisvesi altında esaret”tir.

2. Tasavvufî Yorum

  • Adab ve Edep: Tasavvuf geleneğinde “edep”, her şeyin başı kabul edilir. Edep, aslında “saygının ahlaki boyutu”dur. Mevlânâ’nın şu sözü manidardır: “Edep, edep bilenle oturup kalkmaktır. Edebin olmadığı yerde aşk da yoktur.” Yani ilahi sevgiye ulaşmak isteyen önce edep ve saygı ile kendini terbiye etmelidir.
  • Kalbin Safiyeti: İbn Arabî’ye göre, sevgi Allah’ın sıfatıdır ve insanda ancak kalp temizliği ile barınır. Kalpte kibir, hakaret, küçümseme varsa orada Allah sevgisinin tecellisi de daralır. Saygısızlık, kalbin kabalığıdır; sevgi ise latiflik ister.
  • İlahi Muhabbet: Hakiki muhabbet (sevgi), mahlûkata Allah için bakmayı gerektirir. Allah’ın yarattığına saygı duymayanın sevgisi, nefsinin sevgisidir. O yüzden tasavvufta, “sevgiyi besleyen şey hürmettir, hürmeti söndüren şey nefstir” denir.

3. Günümüzle Bağlantı

Bugün ilişkilerde sık görülen bir sorun, sevgi sözcüklerinin bolca kullanılması ama saygının eksik olmasıdır. Sosyal medyada, çift ilişkilerinde, iş ortamında “seviyorum” denir ama küçümseme, alay, hakaret de arkasından gelir. İşte bu durumda sevgi bir gösteri olur; kalıcı bağ kurmaz.

Sonuç

  • Psikolojik olarak: saygısız sevgi, ruhu yaralayan bir çelişkidir.
  • Tasavvufî olarak: edep ve hürmet olmadan aşk ilahî bir kaynağa bağlanamaz.

Yani sevgi, saygı ile köklenir; saygı olmadan sevgi “gölge”den ibarettir.

İşte görseldeki sözü esas alarak hazırlanmış tasavvufî-psikolojik kısa ders notu:


Saygı Olmadan Sevgi Barınmaz

1. Psikolojik Perspektif

  • İlişkilerin Temeli: Güven, saygı ve sevgi üçlüsünden biri eksikse bağ zayıflar. Saygı eksikliği, sevgiyi gölgeler.
  • Duygusal Yara: Saygısızlık, sözlerle veya davranışlarla kalıcı yaralar açar. Sevgi dili olsa bile karşılık bulmaz.
  • Gerçek Sevgi vs Bağımlı Sevgi: Saygısız bir sevgi, aslında bağımlılık ya da çıkar ilişkisine dönüşür.

2. Tasavvufî Perspektif

  • Edep: Tasavvufta edep, sevginin kapısıdır. Edep yoksa aşk da yoktur.
  • Kalbin Saflığı: Hakiki sevgi ancak temiz kalpte barınır. Kibir ve küçümseme, kalbin nurunu söndürür.
  • Allah İçin Sevgi: Allah’ın yarattığına saygı duymadan sevgi iddiası, nefsin sevgisidir; hakiki muhabbet değildir.

3. Günümüze Mesajı

  • Sevgi sözcükleri çoktur ama saygı fiilleri azdır. Bu da sevgiyi “boş bir kelime” haline getirir.
  • Saygı; sözün, bakışın ve davranışın terbiyesiyle yaşar. Bu olmadan sevgi kalıcı olamaz.

Özlü Hatırlatma

  • Psikolojik: Saygı eksikse sevgi yara olur.
  • Tasavvufî: Edep yoksa aşk yoktur.
  • Hayat: Saygı sevginin köküdür, onsuz sevgi solmaya mahkûmdur.


1. Çocuğa Anlatım

“Bak yavrum, sevgi bir çiçek gibidir. Ama o çiçeğin büyümesi için toprağa ihtiyacı vardır. İşte o toprak da saygıdır. Eğer çiçeği çamurun içine atarsan büyüyemez, solar. Birine bağırarak ya da kırarak ‘Seni seviyorum’ dersen o sevgiye inanılmaz. Çünkü sevgi, güzel sözlerle ve saygılı davranışlarla yaşar.”


2. Üniversite Öğrencisine Anlatım

“İlişkilerin temel taşları güven, saygı ve sevgidir. Psikolojik açıdan saygı, bireyin değerini tanımaktır; tasavvufî açıdan edep, insanın Allah’ın yarattığına hürmet etmesidir. Saygının olmadığı yerde sevgi bağı sağlıksız bir bağımlılığa dönüşür. Bu nedenle gerek arkadaşlıkta gerekse aşk ilişkilerinde sevginin kalıcı ve sağlıklı olabilmesi için mutlaka saygı ile yoğrulması gerekir.”


3. Akademisyene Anlatım

“Sevgi–saygı ilişkisi hem psikoloji hem de tasavvuf geleneğinde kurucu bir rol üstlenir. Psikodinamik kuramda saygı, bireyin öz-değer algısının tanınmasıdır; Carl Rogers’ın hümanist yaklaşımında bu ‘koşulsuz kabul’ ilkesine tekabül eder. Tasavvuf literatüründe ise ‘edep’, ilahî muhabbetin tecelli şartıdır. Mevlânâ’nın ‘Edep, aşkın kapısıdır’ sözü bu bakışın özüdür. Dolayısıyla saygının yitimi, hem bireysel ruh sağlığında travmatik yaralar açar hem de tasavvufî manada aşkın mahiyetini ortadan kaldırır. Neticede, saygı sevginin epistemik ve varoluşsal zemini olarak vazgeçilmezdir.”


Share this content:

Bir yanıt verin