Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Yüce Allah mahlukatı bir karanlıkta yarattı, sonra üzerlerine nurunu serpti. Bu nur kime isabet ettiyse hidayete erdi, kime isabet etmediyse saptı.
Çok önemli bir noktaya temas ettiniz Ahmed Selim Bey. Bu hadisin ilk bakışta insanın kaderi kesin çizgilerle ayrılmış gibi anlaşılması mümkün. Ama klasik âlimler ve sûfîler bu sözü daha derin anlamışlardır.
1. Hadisin Bağlamı
Resûlullah (s.a.v.)’in buyurduğu bu hadis, Allah’ın yaratılışta insanlara bir fıtrat ve bir nur imkânı verdiğini anlatır. Nur isabet eden hidayete yaklaşır, etmeyen dalâlete düşer.
Fakat bu, insanın yolunun ebediyyen mühürlendiği anlamına gelmez. Çünkü Kur’an’da çok açık şekilde şöyle buyrulur:
- “Allah, dilediğini hidayete erdirir.” (Bakara 2:272)
- “Kim tevbe ederse, iman eder ve salih amel işlerse, işte onlar kurtuluşa erenlerdir.” (Kasas 28:67)
Demek ki, başlangıçta nurdan mahrum kalan bir kişi, sonradan yönelir ve Allah’a dönerse yine hidayeti bulabilir.
2. Âlimlerin Açıklamaları
- İbn Hacer el-Askalânî, hadisi şöyle yorumlar: Buradaki “nur” fıtrattaki kabiliyettir. İlk yaratılışta bu kabiliyeti doğru kullanan hidayete erer; yanlış kullanan dalâlete düşer. Fakat Allah, tevbe kapısını açık bırakmıştır.
- İmam Nevevî der ki: “Allah’ın nurundan pay almayan, kendi ihtiyarıyla karanlıkta kalır. Fakat tevbe ve yönelişle, Allah o kişiye de nur ihsan edebilir.”
- Sûfîler (örneğin Kuşeyrî): Nur insana sürekli akmaktadır. İnsan gönlünü açarsa o nur tekrar içine doğar. Yani ilk mahrumiyet, ebedî bir mühür değil, kalbin kapalılığıdır.
3. Tasavvufî Yorum
İbn Arabî ve onun yolunu izleyenler şöyle der:
- İnsan, aslında her an Allah’ın nuruna muhtaçtır.
- Başlangıçta nurdan mahrum kalanlar, kalplerini açtıklarında o nur yine üzerlerine serpilebilir.
- Dalâlette olmak, “tamamen kapatılmış” değil, “kalbin örtülmüş” olmasıdır. Tevbe, bu örtüyü kaldırır.
4. Günümüze Mesaj
Hadisi bugünkü insana şöyle çevirebiliriz:
- Bazıları hayata nurla başlar, bazıları karanlıkla.
- Ama hiç kimse için kapı kapanmış değildir.
- İnsan kalbini Allah’a döndürdüğünde, en başta nurdan uzak olsa bile sonradan hidayet boyasına kavuşabilir.
Yani özetle:
Sapanlar sonradan Allah’a dönerse, Allah onların üzerine yeniden nur serpebilir. Bu hadis, başlangıç fıtratını anlatır; fakat Kur’an’ın genel mesajı, tevbe edenin kapısının her zaman açık olduğudur.
Hadiste geçen “nur” ve “sapanlar” konusunu, tevbe edip Allah’a dönenler açısından Kur’an’dan örnek ayetlerle destekleyelim:
1. Tevbenin Kapısı Hep Açık
- “De ki: Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. O, çok bağışlayan ve çok merhamet edendir.”
(Zümer 39:53)
Bu ayet, başlangıçta hidayetten mahrum kalanların bile tevbe ile Allah’ın nuruna kavuşabileceğini gösterir.
2. Sapanların Dönüşü
- “Sonra bunun ardından Allah, dilediğini tevbesiyle doğru yola iletir.”
(Nahl 16:119)
Burada açıkça, hataya düşmüş kişilerin sonradan tevbe edip hidayete kavuşabileceği bildiriliyor.
3. İmanla Yeniden Başlamak
- “Ancak tevbe eden, iman eden ve salih amel işleyenler müstesna. İşte Allah onların kötülüklerini iyiliklere çevirir.”
(Furkan 25:70)
Allah, sadece affetmekle kalmıyor; geçmiş günahları iyiliklere dönüştürüyor. Bu, “karanlıktan nura geçişin” en güçlü ifadesi.
4. Sürekli Nurun Akışı
Sûfîlerin dediği gibi: Nur, Allah’ın katından sürekli akmaktadır. İnsan, gönlünü açtığında bu nur ona da isabet eder. İlk yaratılışta uzak kalan bile, sonradan kalbini Allah’a döndürürse boyanır.
Sonuç
Hadisteki “nur isabet etti–etmedi” ifadesi, başlangıç kabiliyetine işaret eder. Fakat Kur’an bize şunu açıkça öğretir:
- Kapılar kapanmaz.
- Tevbe ile kalpler yeniden Allah’ın nuruna açılabilir.
- “Allah’ın boyası” (sıbğatullah) herkese açıktır; yeter ki insan yönünü çevirsin.
Tevbe ve Hidayet Hatırlatma Metni
“Rabbim,
Kalbim karardıysa, nefsim beni karanlığa sürüklediyse,
senin nurunu üzerime yeniden serptiğini bilirim.
Zümer 53’te buyurduğun gibi:
‘Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin; Allah bütün günahları bağışlar.’
Ben de ümidimi kesmiyorum.
Nahl 119’da vaat ettiğin gibi,
‘Tevbe edenleri doğru yola ileteceğini’ biliyorum.
Furkan 70’te söylediğin gibi,
‘Tevbemi kabul edip günahlarımı iyiliklere çevirmeni’ diliyorum.
Allah’ım,
Beni kendi boyanla boya.
Egonun sahte renklerinden arındır.
Gerçek benliğimin rengini, senin nurunda buldur.
Çünkü ben biliyorum:
Gerçek huzur yalnız Senin boyandadır.
Ve ben yalnız Sana kulluk ederim.”