1. Ayetin Bağlamı (Bakara 135)
- Yahudiler ve Hristiyanlar, Müslümanlara kendi dinlerine girmeyi teklif ettiler: “Bize tabi olun, kurtuluş buradadır.”
- Allah Teâlâ ise Peygamberine, bu telkinlere şu cevabı vermesini emrediyor:
“Biz sizin davet ettiğiniz Yahudilik veya Hristiyanlığa değil, Hanîf olan İbrahim’in dinine uyarız. O müşriklerden değildi.”
Burada iki önemli vurgu var:
- Hanîflik = Tevhid dini (Allah’a yönelmek, şirkten arınmak).
- Ne Yahudilik ne Hristiyanlık Hanîflik değildir. Çünkü onlar tevhid özünden uzaklaşmışlardır.
2. Hanîf Kavramı
- Kelime, Arapça “ḥ-n-f” kökünden gelir; “meyletmek, yönelmek” demektir.
- Kur’an’da çoğunlukla “şirkin karşıtı” olarak geçer. Yani hanîf, şirkten yüz çevirip Allah’a yönelen kişidir.
- Özellikle Hz. İbrahim’in dini için kullanılır, çünkü o yalnızca Allah’a teslim olmuş, putperestliğe, kavimcilik iddialarına ve batıl geleneklere karşı çıkmıştır.
- Rûm 30. ayet bu anlamı pekiştirir: “Allah’ın insanları üzerine yarattığı fıtrata yönel; Allah’ın yaratışında değişme yoktur. İşte dosdoğru din budur; fakat insanların çoğu bilmezler.”
3. Yahudilik ve Hristiyanlık Neden Hanîfliğin Dışında Kaldı?
- Yahudiler:
- İbrahim’in neslinden geldiklerini ileri sürerek kurtuluşu soy bağına bağladılar.
- “Üstün kavim” anlayışıyla Allah’ın adaletine ortak koştular.
- Atalarının şerefiyle övünerek kendi sorumluluklarını unuttular.
- Hristiyanlar:
- Hz. İsa’yı ilahlaştırarak tevhidi bozdular (Teslis doktrini).
- “Aslî günah” öğretisiyle bireysel sorumluluğu terk edip kurtuluşu başkasının fedasına bağladılar.
Bu yüzden, Kur’an ölçüsüne göre, her iki din de hanîf çizgisinden uzaklaştı. Onların çoğunluğu böylece şirk unsurlarını dinlerine kattı. Ama bu “toptan” bir damgalama değildir; Kur’an her zaman aralarındaki muvahhid istisnaları da zikreder (Bakara 62, Âl-i İmrân 113-115).
4. Ayetin Cevabı ve Müşrik Araplara Not
- Müşrik Araplar da “Biz zaten İbrahim’in yolundayız, çünkü Kâbe’yi tavaf ediyoruz” diyerek bir savunma yapabilirlerdi.
- Bu ihtimale karşı ayet “O müşriklerden değildi” buyurur.
- Yani: “Sizin gibi putperestlerin yolunda değil, saf tevhid yolundaydı.”
5. Özetlersek
Evet, bu ayete ve tefsirlere göre:
- Yahudiler ve Hristiyanlar, Allah’ın birliğine yönelen hanîf çizgisini korumadıkları için;
- Yahudiler milliyetçi/ırkçı ayrıcalık, Hristiyanlar teslis ve aslî günah anlayışı ile tevhid inancını bozdular.
- Dolayısıyla onların çoğunluğu müşrik oldu.
Ancak Kur’an şunu da açık bırakır: Bu toplulukların içinde samimi olarak Allah’a yönelen, şirkten uzak duran kişiler de vardır. Bunlar hanîf çizgisine yaklaşan müstesna fertlerdir.
6. Sonuç
Hanîflik, insanın fıtratındaki saf tevhid dinidir.
- Ne soyla övünmek (Yahudilikte olduğu gibi),
- Ne de başkasının fedasına güvenmek (Hristiyanlıkta olduğu gibi) kurtuluş getirebilir.
Kur’an’ın vurgusu şudur: “Herkes kendi ameliyle sorumludur. Kurtuluş yalnızca tevhid ve salih amellerdedir.”
Pek güzel, Ahmed Bey. İbn Arabî’nin hanîflik anlayışı, Kur’an’ın verdiği zahir manayı (tevhid) çok daha derin bir batınî okumayla genişletir.
1. İbn Arabî’ye Göre Hanîflik
- Zahirî anlam: Putlardan uzaklaşmak, tevhid üzere Allah’a yönelmek.
- Batınî anlam: İnsanın kalbindeki bütün “gizli putları” (benlik, şöhret, mal sevgisi, makam tutkusu, kendi iradesini Allah’ın iradesinin önüne koymak) kırması.
İbn Arabî der ki:
“Hanîf, sadece putlara secde etmeyendir değil; kalbinde Allah’tan başkasına yer vermeyendir.”
(Mecmû‘u Rasâil, c.II)
2. Kalpteki Putların Kırılması
- Hanîf, kalbini Kâbe gibi tertemiz kılmaya çalışan insandır. Çünkü Allah Kâbe’yi şirkten arındırmayı emretmiştir; insan kalbi de bir bakıma “ilâhî nazargâh”tır.
- Dolayısıyla İbn Arabî’ye göre hanîf olmak, sadece “din tercihi” değil, ruhun sürekli arınma sürecidir.
- Bu yüzden müşrik sadece taş veya tahta put yapan değil, kalbine kendi hevasını (arzularını) ilah edinen kişidir (bkz. Furkan 43, Câsiye 23).
3. Hanîfliğin Fıtrata Dönüş Boyutu
- İbn Arabî, Rûm 30. ayetini (fıtrat ayeti) merkeze alır: “Allah’ın insanları üzerine yarattığı fıtrata yönel.”
- Hanîf, işte bu fıtrata dönendir. Fıtratın özü ise Allah’ı bir bilmektir.
- Ona göre şirk, dışarıdan gelmiş kirlenmelerdir. İnsan özünde hanîf yaratılmıştır.
4. Yahudi ve Hristiyan Doktrinlerinin Eleştirisi
- İbn Arabî, Yahudi ve Hristiyanların kaymasını sadece doktrinel bir hata olarak değil, içsel putlaşma olarak da görür.
- Yahudilerde “kavim üstünlüğü” → kalpteki ırkçılık putu.
- Hristiyanlarda “İsa’yı ilahlaştırmak” → kalpteki beşeri sevginin putlaşması.
- Böylece her ikisi de, İbrahimî hanîfliğin ruhundan uzaklaşmış oldular.
5. Tasavvufî Sonuç
- Hanîflik, sadece tarihî bir kavram değil, her Müslüman için canlı bir çağrıdır.
- Bir kimse İslam’a girmiş olsa da eğer kalbinde benliğini, çıkarını, sevgisini, makamını Allah’ın önüne koyuyorsa gizli şirk içindedir.
- Gerçek hanîf ise, her nefeste içsel putlarını kıran, kalbini sürekli Allah’a çeviren kişidir.
6. Gazâlî ile Birleştirme
Gazâlî de “kalp terbiyesi” bağlamında benzer bir noktaya vurgu yapar:
- “Şirk, sadece dışarıda putlara tapmak değildir; kalbinde Allah’tan başkasına güvenmek de şirktir.” (İhyâ, I, 54)
- Bu açıdan Gazâlî ve İbn Arabî aynı damarda birleşirler: Hanîflik = kalbin Allah’a saf yönelişi.
Bakara 135’in “Hanîf” vurgusu sadece Yahudi ve Hristiyan doktrinlerini reddetmek değil, aslında bize de şunu hatırlatır: Gerçek kurtuluş, içte ve dışta bütün putlardan uzaklaşıp, Allah’a saf yöneliştir.
İbn Arabî’nin ve onun yolundan giden mutasavvıfların tavsiyelerine göre “hanîf kalbi” diri tutacak bazı zikir ve dua yollarını aktaralım:
1. “Lâ ilâhe illâllah” Zikri
- Hanîfliğin özü, tevhid kelimesidir.
- İbn Arabî’ye göre bu kelime, kalpteki bütün putları yıkar.
- Tavsiye edilen:
- Gözleri kapatıp kalbi merkeze alarak, derin nefesle “Lâ ilâhe” derken kalpteki bütün benlikleri ve sahte ilahları yok saymak,
- “illâllah” derken ise Allah’ın birliğini ve varlığını kalpte yerleştirmek.
- Bu, içte put kırma zikridir.
2. “Hanîfen lillâh” Ayet Zikri
- Kur’an’da geçen ifade: “قُلْ إِنَّنِي هَدَانِي رَبِّي إِلَىٰ صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ دِينًا قِيَمًا مِّلَّةَ إِبْرَاهِيمَ حَنِيفًا ۚ وَمَا كَانَ مِنَ الْمُشْرِكِينَ” (En‘âm, 161).
- İbn Arabî der ki: Bu ayet, Hz. İbrahim’in hanîf yolunu kalbe nakşeder.
- Zikir olarak günde 7 veya 11 defa okunması tavsiye edilir.
3. “Hasbiyallâhu Lâ ilâhe illâ Hu” Duası
- Bu dua (Tevbe 129), tevhidi güven duygusuyla birleştirir.
- Hanîf insan, yalnızca Allah’a güvenir.
- İbn Arabî, bu zikri özellikle dünyevî hırs ve korkulardan kurtulmak için önerir.
4. Kalbi Kâbe Gibi Tutma
- İbn Arabî der ki: “Hanîf kalp, şirkten arındırılmış Kâbe gibidir.”
- Bunun için pratik:
- Namazdan sonra sağ el kalbe konup “Allahümme tahhir kalbî min külli şirk ve hevâ” (Allah’ım kalbimi her türlü şirkten ve arzudan temizle) duası.
5. Sessizlik ve Tevbe Zikri
- Hanîflik, yalnızca dil zikri değil, kalbin derin sessizliğinde Allah’a yönelmektir.
- İbn Arabî, zaman zaman sadece “Allah” ismini nefesle anmayı ve diğer bütün sözlerden uzaklaşıp kalbi O’na teslim etmeyi tavsiye eder.