130-Artık Cenab-ı Allah’ın insanlara böyle bir imam ve böyle bir önder yaptığı İbrahim’in milletinden, onun camiasından ve onun dininin özü olan İslâm’dan kim yüz çevirir, kim kaçar? Hangi akıl sahibi buna karşı çekimser durur da, onun zürriyetine vaad edilen bu saadetten mahrum kalmak ister? Olsa olsa kendini zillete atmak, hor ve hakirliğe terk etmek, aşağılanmayı ve esareti gönüllü olarak kabul etmek isteyen biri böyle yapar. Bu gibi beyinsizlerden başkası o büyük milletten vazgeçemez.
Rivayet olunuyor ki, Abdullah İbni Selâm, kendi yeğenlerinden Seleme ile Muhacir’i, İslâm’a davet etmiş; “Şunu çok iyi biliyorsunuz ki, Allah Teâlâ, Tevrat’ta, Ben, İsmail evladından Ahmed adında bir peygamber göndereceğim, ona iman edenler hidayete ve rüşde erecekler, iman etmeyen de mel’undur, buyurdu.” demiş. Bunun üzerine iki yeğenden biri olan Seleme iman etmiş,, lakin Muhacir iman etmemiş, İslâm’a girmekten çekinmiş. İşte o zaman bu âyet nazil olmuştur. Peygamberlerin atası olan İbrahim bakınız ne büyük bir zattır: Ulûhiyetim ve şanım hakkı için, Biz, elbette İbrahim’i, dünyada ıstıfa ettik, yani halk arasında temizlik ve sâfiyet özü olarak seçtik, eğitip güzel huylarla donattık ve onu dost (halîl) edindik, imamet-i kübraya, peygamberlik ve hikmete nail eyleyip, yüce derecelere getirdik ve seçkin kıldık. Şüphe yok ki o, ahirette de, elbette iyiler zümresindendir. Doğruluğuyla, dürüstlüğüyle, hayır ve iyilikseverliğiyle ün yapmış olan, Allah’ın makbul kulları arasındadır. Dünya ve ahirette bu kadar nimete nail olmuş böyle bir zatın milletinden, hiç aklı başında olan bir kimse yüz çevirir mi?
Bu açıklamaya ve Bakara Suresi 130. ayete dayanarak yapılabilecek özet ve çıkarımlar şu şekildedir:
🌿 Ayetin Özeti:
“Kim, kendini aşağılığa düşürmek istemedikçe İbrahim’in dininden yüz çevirir? Andolsun, biz onu dünyada seçtik. Ahirette de o, elbette salihlerdendir.” (Bakara 2/130)
🧭 Zahiri (görünen) anlamdan çıkarılan sonuçlar:
İbrahim’in dini (milleti), yani teslimiyet, tevhid ve haniflik, Allah’ın razı olduğu en saf inanç sistemidir. İslam bu inancın kemalidir.
Bu yoldan ancak akılsız, ahmak veya nefsine uyan kimseler yüz çevirir. Çünkü bu yol, hem dünyada hem ahirette izzet ve saadet yoludur.
Cenab-ı Hak, İbrahim’i hem dünyada seçmiş hem ahirette yüce bir makama ulaştırmıştır. Bu da onun izinden gitmenin ne kadar büyük bir değer taşıdığını gösterir.
Akıl ve vicdan sahibi bir insan, bu kadar büyük bir şahsiyetin izinden gitmekte tereddüt etmez.
Batıni (deruni/sufi) manadan çıkarılabilecek anlamlar:
İbrahim’in milleti, sadece bir dinî sistem değil, bir manevî yolculuğu, bir kalbî inkılabı temsil eder. O teslimiyettir, nefsin arındırılmasıdır, tevhid nuruna yönelmektir.
Ondan yüz çevirmek, hakikate sırt çevirmek, nefsin ve dünyanın kölesi olmayı tercih etmektir.
Bu ayet, kalbi kararmış, hakikati görmek istemeyen kimselerin haliyle bir ikaz niteliğindedir.
İbrahim gibi bir halîlullah’tan yüz çevirmek, aynı zamanda Allah’ın dostluğundan da yüz çevirmektir.
Rivayet bağlamı: Abdullah ibn Selâm örneği
– Abdullah ibn Selâm gibi hidayete ermiş bir âlimin sözleri, ehli kitapta da gerçek bilgilerin bulunduğuna ve bunların İslam’a yönlendirdiğine işaret eder.
– Ona rağmen iman etmeyen kişi, kendi nefsine zulmetmiş olur. Bu da ayetin sonunda anlatılan “sefih” tipine örnektir.
🔎 Toplam Sonuç ve Mesaj:
İslam, İbrahim’in milleti üzerine kuruludur; onu reddetmek, hem Allah’ın seçtiği yolu hem de peygamberlerin yolunu reddetmektir.
İbrahim’in örnekliği, sadece tarihi bir bilgi değil, bugün de Müslümanlar için ahlakî, ruhani ve toplumsal bir rehberliktir.
Bu ayet, imanın akılla ve fıtratla uyum içinde olduğunu, yüz çevirmeyi ise bir tür zihinsel sefalet olarak tanımlar.
Müslüman birey ve toplumlar için İbrahimî sadakat, günümüzde de en sağlam inanç ve duruş modelidir.
İ